Tolga Akalın

Resim, Akademisyen
Telefon / Email / Web / Facebook / Instagram /

Paylaş

Sanatçı 1978 yılında Artvin’de dünyaya gelmiştir. 

İlk ve orta eğitimini Ankara da tamamlamıştır. Üniversite lisans eğitimini Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Resim-İş Anabilim Dalında tamamlamıştır. Yine Yüksek Lisans ve Doktora Eğitimini aynı üniversitede tamamlamıştır. 

2011 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Anabilimdalında  Öğrt. Gör. Dr. Olarak görev yapmaya başlamış ve beş yıl burada görevini sürdürmüştür. Daha sonra   Giresun Üniversitesi Görele Güzel Sanatlar Fakültesinde Doç.Dr. olarak atanmış ve dekan yardımcılığı görevini yürütmüştür.

Şu anda da aynı üniversitede Prof.Dr. unvanıyla akademik görevini ve sanatsal çalışmalarını sürdürmektedir. 

Sanatçı 10 kişisel sergi açmış, yurt içi ve dışından toplam 3 ödül almıştır.

Şefik Bursalı başta olmak üzere devlet ve özel kuruluşların yaptığı yarışmalı sergilerde eserleri sergilenmeye değer görmüştür.

Amerika, Macaristan, Kıbrıs ve Mısır başta olmak üzere birçok ülke ve yurtiçinde 100 lerce karma ve grup sergilerine katılmıştır.

Eserleri devlet koleksiyonlarında, Üniversitelerin sanat müzelerinde, özel kuruluşların koleksiyonlarında, yurt içi ve dışı özel koleksiyonlarda yer almaktadır.  

Sanat alanıyla ilgili kitap, kitap editörlüğü, kitap bölüm yazarlığı, makale, bildiri, çalıştay, konferans ve sempozyumları bulunmaktadır. 

Tolga Akalın’ın Yapıtları Üzerine:

Sanatçının yapmış olduğu resimleri, her hangi bir akımın veya akıma benzer bir hareketin içinde değerlendirmek oldukça zordur. Özellikle, yapmış olduğu insan figürlerindeki deformasyon ve stilize durumları, onu, insan figürü yapan ya da işlemiş olduğu konuların merkezine insanı koyan, diğer sanatçılardan ayırmakta ve adeta bu figürlerin her biri sanatçının imzasını oluşturmaktadır.  

 Sanatçının eserlerinin görünen kısmı; oldukça sakin bir havada, sanatçının bireysel üslubuyla stilize edilmiş insan figürlerinin, yan yana gelmesiyle oluşmuştur. Sanatçı, eserlerindeki mekân algısını, perspektif kurallarına bağlı kalmadan, sadece yüzeyleri, kare veya dikdörtgenlere bölerek, her bölmeyi farklı renklere boyayarak oluşturmaktadır. Bu bölmelerin sınırları, genellikle kalın ve siyah kontur çizgileriyle belirginleştirilmiştir. Biçimsel özellikler bakımından ele alındığı zaman, çoğu sade olan resimlerinin içerik analizleri, oldukça derinlere dayanmaktadır. Sanatçının kent yaşamı deneyimlerini ve karmaşık duygu durumlarını, yapmış olduğu figürlerin deformasyonundan anlayabiliriz. İnsan figürlerin bacaklarının uzaması, bedenlerin incelmesi, başların ayrıntıdan uzak sadece basit birer siyah leke, bazen de başka renklerde yapılması ve özellikle bu insan figürlerinin kollarının olmayışı, izleyiciye, sanatçının kent yaşamı ve modern insan ile ilgili yaşamış olduğu farklı duygu durumlarını yansıtmaktadır.

Sanatçı, bu resimleri yaparken, kendi yaşam alanını oluşturan, yakın çevresindeki insanların, bir birleriyle olan ilişkilerini, sanatın oluşmasını sağlayan, plastik unsurları kullanarak, tuval üzerinde cisimleşmesini sağlamıştır. 

Gelişmiş veya gelişmekte olan diğer dünya ülkelerini etkilemiş olduğu gibi, sanatçının yaşadığı, yakın çevresindeki insanları da etkileyen teknolojik gelişmeler; iletişim ve bilişim ağlarının çok fazla yaygınlaşması, görsel kültürün oluşturduğu renkli dünyaların adeta beynimizi bombardımana tutması, küresel gelişimin insanları şaşkına çevirmesi, duyguların karmaşıklaşmasına ve duygu durumlarının bozulmasına, insanların bireysel/içsel, toplumsal kaosa sürüklenmelerine sebep vermiştir. Bu duygu bozuklukları, sanatçının resimlerinde gözümüze çarpan özelliklerden bazılarıdır.   

 Peki, sanatçının eserleriyle ilgili, saydığımız bu özellikleri, hangi sembollerden anlayabiliriz? Bunları tek tek ele almak faydalı olacaktır. Kalabalık toplumlar içinde gösterilen, insan bedenlerinin incelip uzaması, bacakların adeta yok olmaya kadar incelmesi ve uzaması; toplumsal hayattaki insanın, yalnızlaşmasını sembolize etmektedir. Bu bedenleri oluşturan baş bölgesinin, ayrıntıdan uzak, lekesel bir şekilde yapılması ise modern insanın tek tipleşmesini, adeta birbirlerinin sureti şeklinde çoğalmasını, kendine ait düşüncelerin olmamasını sembolize etmektedir. Bu başlar, bazen aynı yöne, bazen de birbirinin zıttı yöne bakar. Ancak birbirine bakan figür sayıları çok azdır. Bu durum ise insanların birbirleriyle aynı ortamları paylaşmasına rağmen, adeta hiçbir zaman birbirleriyle samimi olamayacaklarının göstergesidir. İnsan hayatındaki en önemli yaşam organlarından olan, kolların ve ellerin özellikle yapılmaması ise kent hayatını sürdüren modern insanın, aslında gittikçe eksildiğini, yaşam gereklerini yerine sağlıklı bir şekilde getiremeyeceği için yok olmaya veya varlığını sürdürebilse bile hastalıklı ve eksik sürdürebileceğine dair göndermeleri bulunmaktadır. 

Sanatçının, insanın ruhsal çöküşünü, kayboluşunu ve yalnızlaşması fikrini desteklediğini resimlerinin arka planındaki kabartma şeklinde yapılan figürlerden anlayabiliriz. Kabartma figürlerin arka plandan ön plana geçme ve boyut değiştirme çabaları ve ön yüzeydeki figürler tarafından fark edilememesi aralarındaki boyut/mekan farkına ve arkadaki figürlerin ruhsallaştırarak ele alındığına dikkat çekmektedir. 

 Günümüzde, artık birçok sanat akımının ömrünü tükettiği ve sanatın da insanlar gibi bireyselleştiği bir ortamda Akalın’ın da bu durumdan etkilenmiş ve sanatının merkezine bireyi yerleştirmiştir.  Resimlerindeki bireylerin, mekân içindeki hallerinden, sanatçının da kentsel gelişime, kentsel gelişimin yarattığı suni mekânlara ve bu suni mekânların içindeki birbirine yabancılaşmış, samimiyetten uzak insan topluluklarına karşı bir duruş sergilediği açıkça görülmektedir. 

 

Artsonline'da Geçmiş Sergileri:

Video Klipler

Örnek İşler

Görüşünüz

ARTSONLINE WEB ART GALLERY – DORUK BİLİŞİM © 2020. Tüm Hakları Saklıdır.
Kişisel Verilerin Korunması